Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) günümüzde çocuk ve ergenlerde sık
rastlanan nörogelişimsel ve davranışsal bir psikiyatrik bozukluktur. Aynı zamanda, sinir
sistemi ve beynin gelişimi üzerinde etkisi olduğu bilinmektedir. Ebeveynler sık sık “Bizim
zamanımızda böyle şeyler yoktu” veya “DEHB günümüzde ne kadar da arttı” gibi
söylemlerde bulunabilmektedir. Ancak, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun
geçmiş yıllarda da var olduğunu biliyoruz. Geçmişte, aile içinde ve toplumda çocukların
davranışlarına karşı daha farklı yaklaşımlar ve tanımlamalar vardı. Örneğin, çok hareketli ve
dürtüsel çocuklar için “dik başlı”, “söz dinlemez” veya “yaramaz” denirken dikkat alanında
zorlanmalar yaşayan çocuklar içinse “aklı bir karış havada” denilebiliyordu. Özetle, DEHB
eski dönemlerde de mevcuttu ama buna karşı anlayış ve yaklaşımlar daha farklıydı.

Peki, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) nedir kısaca bunu özetleyelim.

Genetik Mi Çevresel Mi?

DEHB ile ilgili yurtdışı ve yurtiçi birçok araştırma olmasına rağmen kesin nedeni
bilinmemektedir. Ancak genetik ve çevresel faktörlerden etkilendiği bilinmektedir.
Ebeveynlerinin birinde DEHB belirtisi olan çocukların ebeveynlerinde DEHB belirtisi
olmayan çocuklara kıyasla 2 ile 8 kat daha fazla DEHB olma olasılığı bulunduğuna dair
araştırmalar görülmektedir.

Annenin hamilelik sürecinde yoğun stres yaşaması ve sigara kullanımı, erken doğum,
bebeklik-çocukluk döneminde geçirilen bazı hastalıklar ve çok fazla ekrana maruz kalma
çevresel faktörler arasında yer alabilir. Bunlara ek olarak, annenin psikolojik durumu, aile içi
çatışmalar, karmaşık aile ve okul ortamlarının DEHB gelişimi açısından önemli çevresel risk
etkenleri olabileceği vurgulanmıştır. Aynı zamanda, ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin
niteliğinin gelecekte DEHB gelişimini etkileyebileceği, müdahaleci ve aşırı uyarıcı ebeveyn
tutumunun erken çocukluk döneminde özellikle hiperaktivite ile ilişkili olabileceği de öne
sürülmüştür.

Yapılan araştırmalar Türkiye’de 20 çocuktan bir tanesinin DEHB tanısı aldığını
göstermektedir.

DEHB üç alt semptomdan oluşmaktadır;

Dikkat eksikliği;

  • Odaklanmakta zorluk çekmek
  • Dikkatini sürdürememek
  • Göz teması kuramamak
  • Aynı faaliyete uzun süre devam edememek
  • Çabuk sıkılmak
  • Detayları gözden kaçırmak
  • Unutkanlık
  • Karşısındakini dinlemekte zorluk çekmek
  • Özel eşyaları veya emanetleri kaybetmek
  • Basit yönergeleri akılda tutamamak
  • Sık hata yapmak
  • Zihinsel çaba gerektiren aktivitelerden hoşlanmamak

Hiperaktivite;

  • Fazla hareketlilik
  • Yerinde duramamak
  • Otururken bile el ve ayakları sürekli hareket ettirmek
  • Hızlı konuşmak
  • Kelimeleri hatalı söylemek ve cümleleri birbirine bağlayamamak
  • Dinlemekte zorluk çekmek
  • Karşısındakinin sözünü kesmek

Dürtüsellik;

  • İsteklerin hemen karşılanmasını istemek, dayatmak
  • Sabırsız olmak
  • Düşünmeden hareket etmek
  • Aceleci davranmak
  • Sıra bekleyememek
  • Tepkileri kontrol edememek

DEHB ile ilgili bu kısa özetten sonra bebeklik, okul öncesi, ilkokul ve ergenlik
döneminde DEHB’nin nasıl gözlemlenebileceğine bakalım.

Öncelikle, DEHB’nin bebek daha anne karnındayken ortaya çıktığına dair araştırmalar
bulunmaktadır. Bu durum genetik yatkınlığın ve hamilelik döneminin önemini ortaya
koymaktadır. DEHB olan çocukların anne karnından itibaren çok hareketli olduğu ileri
sürülmektedir. Özellikle bebeklik döneminde gözlemlenen belirtiler; huzursuzluk, çok ağlama
ve sonrasında zor sakinleşebilme, ses ışık gibi dış uyaranlara aşırı tepki verme, uyku sorunları
olarak sıralanabilir.

Okul öncesi dönemde (3-5 yaş) ise çocukların genelinin dikkat süresinin kısa olduğu
bilinmektedir. Benzer şekilde yine çocukların bu dönemde oldukça hareketli bir yapıya sahip
olduklarını gözlemlemekteyiz. Ancak çocuğun hareketliliği ve dikkat sorunları kendi
yaşıtlarına göre farklılık gösteriyorsa ve yaş gelişimine uygun durmuyorsa DEHB’den
şüphelenebiliriz. Aynı zamanda, DEHB’li çocukların okul ortamında yıkıcı, agresif
davranışlar, öfke nöbetleri, zayıf akran ilişkileri, karşı gelme davranışları, konuşma gecikmesi
ve konuşma sorunları yaşadıkları gözlemlenmektedir. Bu çocuklar okul ortamında diğer
çocukların oyunlarını bozacak şekilde sürekli hareket halinde olabilmektedirler. Öykü
dinleme gibi grup etkinliklerinde sessizce oturmakta zorlanır ve muhtemelen oturamazlar.
Sürekli hareketli ve gürültülü oyunlar oynamak isterler, oyuncak ve eşyalara zarar verebilen
tehlikeli oyunları tercih ederler. Dürtüsellikleri nedeniyle kaza geçirme, düşme ve
yaralanmalar da DEHB’li çocuklarda sık görülebilmektedir.

Bunlara ek olarak, bazı araştırmalar DEHB’li okul öncesi çocukların %72’sinde bir ve birden
çok eş tanı olduğunu ve en yaygın eş tanının %54.5 oranında karşıt olma karşı gelme
bozukluğunun (KOKGB) olduğunu vurgulamaktadır.

 

İlkokul dönemine gelindiğindeyse DEHB belirtileri daha net bir şekilde
gözlemlenebilmektedir. Bu belirtiler; sandalyede oturamamak, kıpır kıpır olmak, ders
sırasında yerinden kalkma ve sınıf içinde dolaşma isteği, sırasını bekleyememek şeklinde
karşımıza çıkabilir. Bunlar dışında, dersi dinlemekte zorluk çekmek, sorunun tamamını
dinlemeden yanıt verme eğilimi göstermek, sınavlarda ve ödevlerde dikkatsizce hatalar
yapmak, düzenli not tutamamak, dağınıklık, okul başarısının beklenenden farklı ve dengesiz
olması yine gözlemlenebilecek belirtiler arasındadır. DEHB’li çocuklar arkadaş ilişkilerinde
de zorluk çekmektedir. Grupça oynanan oyunların kurallarına uymakta, oyun içerisinde
sırasını beklemekte zorluk çeker ve anlaşmazlıklar yaşarlar.

Aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar öğretmenler tarafından çok çabuk tespit
edilebilir olmakla beraber dikkat eksikliği alt tipi içedönük belirtilere sahip olması nedeniyle
fark edilme anlamında daha sinsi olabilmektedir.

Ergenlik döneminde ise belirtiler benzerlik göstermekle beraber aşırı hareketliliğin
azaldığı ancak dikkat problemlerinin arttığı bilinmektedir. Gençler dersi dinlemekte ve
odaklanmakta zorluk yaşayabilmektedir. Aynı zamanda okul başarısının düşmesi veya dalgalı
olması yine bir problem olarak yaşanabilir. Bu dönemde riskli ve tehlikeli davranışlar
artabilir.

*** Yukarıda bahsi geçen belirtiler çocukların gelişim süreçlerinde gözlemleyebildiğimiz
özelliklerdir. Burada önemli olan, belirtilerin çocuğun yaş gelişimine uygun olup
olmadığının gözlemlenip uzman tarafından değerlendirilmesidir. 

DEHB tedavisi kişinin kriterlerine göre ilaç kullanımı ve/veya terapi yöntemiyle
yapılır. İlaç tedavisinde ilacın dozu uzman tarafından belirlenir. Bu süreçte psikoeğitimler çok
kıymetlidir. DEHB hakkında ailenin bilinçlendirilmesi, nasıl bir tedavi yolu izleneceğinin ve
tedavi olunmadığı durumlarda ne gibi sorunlarla karşılaşılabileceği hakkında ebeveynlere
detaylı bilgi verilir. Her çocuğun tek ve biricik olmasıyla beraber psikoeğitimlerde her çocuk
için farklılık gösterebilmektedir.

 

 

Ebeveynlere Öneriler;

  • Çocuğunuzla beraber ev düzenini oluşturmak ve görev paylaşımı yapmak için ortak
    kurallar oluşturun. Kuralların net ve anlaşılır olmasına özen gösterin. Kurallara
    uyulmadığı takdirde nasıl bir yol izleneceğine dair çocuğunuzla en başta konuşun.
    Süreci takip edin.
  • Çocuğunuzun hayatını planlamasına ve planı takip etmesine yardımcı olun. Planlama
    yaparken nerelerde zorlandığını gözlemleyin ve üzerine beraber konuşup çözümler
    üretin.
  • Başaramadığı şeylere değil başardığı şeylere odaklanın.
  • Başarmakta zorluk çektiği konularda destek vermeye hazır olduğunuzu çocuğunuza hissettirin ve başarılarını farkında olduğunuzu gösterip takdir edin.
  • Çocuğunuzun çalışma süresini ona göre belirleyin ve gerekiyorsa kısa aralıklarla mola vermesine olanak tanıyın. Molaları sağlıklı geçirmesi adına ekrandan uzak durmasını teşvik edin.
  • Çocuğunuzun enerjisini sağlıklı bir şekilde dışa vurması için spora ve doğa aktivitelerine yönlendirin.
  • Ebeveynler olarak sakinliğinizi korumaya çalışın. Unutmayın ki çocuğunuz belli başlı alanlarda zorluk çekiyor ve bunu sizi kızdırmak için kasıtlı olarak yapmıyor. Öfkenizi kontrol etmekte zorlandığınızda size iyi gelen ve sizi sakinleştirecek aktivitelere yönelin.

 

 

 

Kaynak;

Aydın, H., Diler, R. S., Yurdagül, E., Uğuz, Ş., & Şeydaoğlu, G. (2006). DEHB tanılı
çocukların ebeveynlerinde DEHB oranı. Klinik Psikiyatri Dergisi, 9(2), 70-74.

Bauer NS, Gilbert AL, Carroll AE, Downs SM. Associations between early exposure to
intimate partner violence, parental depression and subsequent mental health outcomes. JAMA
Pediatr 2013; 167(4):341-347.

Ghuman JK, Riddle MA, Vitiello B, Greenhill LL, Chuang SZ, Wigal SB. Comorbidity
moderates response to methylphenidate in the Preschoolers with Attention-
Deficit/Hyperactivity Disorder Treatment Study (PATS). J Child Adolesc Psychopharmacol
2007; 17(5):563-580.

Gündogdu, Ö. Y., Tas, F. V., Özyurt, E. Y., Dönder, F., & Memik, N. Ç. (2016). Okul öncesi
dönemde DEHB: Psikososyal tedavi yaklasimlarinin gözden geçirilmesi/ADHD in preschool
children: review of psychosocial interventions. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 17(2), 143.

Murray DW. Treatment of preschoolers with attention-deficit/hyperactivity disorder. Curr
Psychiatry Rep 2010; 12(5):374-381

Spiel, K., Hornecker, E., Williams, R. M., & Good, J. (2022, April). ADHD and technology
research–investigated by neurodivergent readers. In Proceedings of the 2022 CHI Conference
on Human Factors in Computing Systems (pp. 1-21).

Tandon, P. S., Sasser, T., Gonzalez, E. S., Whitlock, K. B., Christakis, D. A., & Stein, M. A.
(2019). Physical activity, screen time, and sleep in children with ADHD. Journal of Physical
Activity and Health, 16(6), 416-422.

Leave A Comment